Otobüs ya da minibüsteyken insanları izlemek, yüzlerine bakarak neler yaşadıklarını nasıl hayatları olduğunu düşünmek kendimi alamadığım bir davranış. Geçen gün minibüsteyim. Bir kadın minibüse biniyor. Ama yüzünde öyle bir ifade var ki; sanırsınız tüm insanlık kendisine tecavüz etmiş, şimdi de intihar etmeye gidiyor. Öyle bıkkın, öyle kızgın bir ifade.
Bazen düşünmeden edemiyorum, hatta öyle olduğuna eminim. Biz hayata hangi açıdan bakarsak o açıdan yaşıyoruz. Aslında mutlu olmamız yaşadıklarımızdan dolayı değil, hayata mutlu ve güzler yüzle, sevecen baktığımızda yaşadıklarımızdan keyif alıyoruz. Aksi takdirde bezgin ve bitik bir şekilde zorla yaşıyormuşuz gibi geliyor. Mutlu olmak, neşeli olmak bir şeylere bağlı olmamalı. Bir şeyleri çok fazla zorlamak, olmayacak şeyler için büyük çabalar harcamak ve olmadığı için mutsuz olmak genellikle benimsediğimiz bir davranış biçimi. Fakat böyle yaptığımızda minibüsteki kadın gibi oluyoruz maalesef. Tabii bu ideallerimizin, hayallerimizin olmayacağı anlamına gelmez. Olmalı elbet hayaller, fakat bu hayalleri gerçekleştirmek uğruna, başkalarını ve kendimizi mutsuz etmek davranış biçimine dönüşmemeli. En iyi durumda bu ikisinin ortasını bulmalıyız sanırım.
Elif Şafak okuyorum son günlerde. Uzun süredir aklımdaydı onu okumak. Neden bu kadar popüler, neden okumak için insanlar onu tercih ediyorlar diye soruyordum kendime. Genellikle popüler olan kitaplardan ziyade, önceki okuduklarımın beni sürüklediği başka kitapları, çoğu kimsenin pek bakmayacağı, belki de hiç duymayacağı kitapları baş tacı etmişimdir. Ama bu sefer farklı olsun istemiştim, o yüzden Elif Şafak okumaya başladım. Çok güzel tespitleri var. Hatta bazılarına katılmamak insanlık suçu bence. Ama bu kadar çok yargıya varması ve mesaj verme kaygısı içerisinde olması beni rahatsız etti. Tasavvuf konusunda otorite olmadığı halde tasavvufla ilgili bazı sorulara cevap vermesi yerine adres göstermesini tercih ederdim. Adres derken, kitap veya anekdotu kastediyorum. Ama bir kadının yazması, özellikle bu şekilde yazması ve toplumdaki birçok kişi tarafından okunması güzel bir şey tabi.
Özellikle gitmek konusundaki takıntısını kendime çok yakın bulsam da, oldukça sığ anlamlarla, birilerine bir şeyler anlatma çabası içerisinde olması, mesaj kaygısı gütmesi ve ismini koyamadığım başka şeyler bende bir tepki oluşturuyor, nedir tam olarak bilemiyorum. Sanırım fazla toplumcu bir bakış açısı var. Kendini sorumlu hissediyor gibi ve bu sorumluluk cümlelerine yansıyor, özgürlüğünü kısıtlıyor. Sanattan uzaklaşıp akademik bir hal alıyor yazdıkları. Kadın gibi deği de erkek gibi sanki. Kariyer kaygısı yazdıklarında hissediliyor. Bilemiyorum, sanırım biraz daha okuyabilirim.
Son zamanlarda kadınlar hakkında daha fazla düşünür oldum. Eşitlikçi biri değilimdir. Aslında kadın ve erkeğin eşit olmadıklarını, kadınların daha üstün vasıflarla donatıldığını; fakat maalesef potansiyellerini erkekler kadar iyi kullanamadıklarını düşünüyorum. Daha doğrusu bunu görüyorum, yaşıyorum. Toplumun onlara vermiş olduğu en acımasız düşünce olan güvenlik/güvensizlik duygusu ile zehirlenmişler. Neredeyse tamamına yakınını etkisi altına almış, bu duygu ile yatıp bununla kalkıyor ve hayatlarının merkezine bunu yerleştiriyorlar.
Erkekler mi, o konuya hiç girmeyelim. Kadınlar ve erkeklerin hayata bakış açıları farklı olmasına farklı; ama aslında kadın bakış açısı ve erkek bakış açısı diye bir şey var. Yani bir erkek te kadın bakış açısıyla hayata bakabiliyor bazen. Ya da tam tersi bir kadın da erkek bakış açısıyla hayatını yönlendirebiliyor. Bunun net bir sınırı yok, oldukça esnek, eğri bir çizgiyle ayrılıyorlar birbirlerinden. Toplum sizi nasıl şekillendirmişse o şekilde yaşıyorsunuz, kendi istediğiniz gibi değil. Bakış açınızı değiştirmediğiniz sürece etrafınızdaki hiçbir şey değişmeyecek. Yalnızca siz bakış açınızı değiştirerek etrafınızı şekillendirebilirsiniz. Unutmayın algı her şeydir.
Merhaba hakkı bey yazınızı okudum ve çok beğendim. Çok eski bir tarihte yazmış olsanızda insanlar hala aynı. Yazınızı sizin adınızla yazmış olduğum bir kitap da kullanmak istiyorum eğer izniniz olursa. Şimdiden çok teşekkür ederim ve geri dönüş yaparsanız sevinirim.
Pınar Hanım elbette kullanabilirsiniz ve evet, insanlar aynı… Selam ve sevgilerimle.
Ya şimdi hayata daha farklı bakmaya başladım aslında ben de erkek ve kadın arasındaki ayrımı sizin gibi düşünüyordum ama insanlar hep bunu yanlış algılıyor ve kötü eleştiriler yapıyolar bunu sevmiyorum ama bu yazıdan sonra hayata karşı başka türlü bakabiliyorum
Birilerinin düşüncelerine dokunabilmek ne güzel, selamlar…
hakkı bey önce saygılarımı sunuyorum.sonrada farklı bakış açısının zaten sizi iyi bir perspektiften sadece fotğrafa değil hayatada değişik bakmayı sağladığını görüyor ve okuyorum.evrende herşey yerini değiştirip farklı yerlerde yer tutarken, insanın buna karşı koyma içgüdüsü birazda korkudandır diye düşünüyorum.ama unutmamak lazım ki korku öğretilen birşeydir ve bunu anlamak mücadele getirir.neyse sizin vesilenizle nerden nereye geldik.yolunuz açık olsun
Haldun Bey katılımınız için teşekkürler, korku konusunda haklısınız, diğer (neredeyse) herşey gibi o da malesef sonradan üzerimize yapışan bir kir.
sitenizin yeni takipçisi olarak naçizane bi istek sadece bu başucu kitaplarınızın isimleri bizimle de paylaşırsanız mutlu olurum;)
Bana bir sonraki yazımın konusunu verdiğiniz için teşekkür edeim, eğer işe yarar bir yazı çıkartamazsam burada paylaşacağım, söz :)
merhaba, sitenizi yeni farkettim ve çok faydalandım , bundan sonra da takip ederim. Yazılarınız, yorumlarınız, fotoğraflarınız çok güzel ,çok faydalı . Bu paylaşımı yaptığınız için teşekkürler…
:))
Bu arada, hastalıktan gebermek üzere yarı düşey vaziyette evde iyileşmeyi beklerken, yazılarınızın tamamını okudum.
Güzel fotoğrafları olan ve her konuda kendini ifade etmekten çekinmeyen biri ile tanışmış olmak, bu halimde bile keyfli oldu benim için.
Teşekkürler.
Minibüstkeki kadınla bir kaç kelime etmeden nasıl bu kadar keskin yorum yapabiliyorsunuz. Daha da şaşırtan bu hakkı kendinizde nasıl bulabiliyorsunuz.
Diş ağrısı çekerken gülümseyen birini gördünüz mü hiç? ya da düşüp ayağını kıran birinin gülümseyerek yardım istediğini. Ben görmedim.
“Hayata nasıl bakarsan öyle yaşarsın” lafları maalesef özellikle Amerikan halkını uyutmak için pompa, kendini geliştirme, kitaplarda en sık kullanılan cümlelerden birisi ol sa gerek.
:))
Bu arada, hastalıktan gebermek üzere yarı düşey vaziyette ev
kimbilir belki de senin o minubuste gordugun kadin gibi bazan kendimiz olmayi basariyoruzdur… nasil gorundugumuz kismiyla hic ilgilenmeyip tamamen kendimiz olmak… tabir-i caizse ya oldugumuz gibi gorunmek-kisligimizi goruntumuze tasimak- … ya da gorundugumuz gibi olmak-goruntumuzu kisiligimize tasimak… tercih, bireysel ya da toplumsal tercih….