Genellikle bu şekilde bir yazı yazmam fakat bu sefer durum biraz farklı, haberleri okudukça dayanma sınırım zorlanıyor.
Önce üzücü bir haber vermek istiyorum. Haber basında yeraldığı şekilde şöyle; “Anamur Sağlık Grup Başkanı tutuklandı” ya da “Fotoğraf Sanatçısı Doktor Erdal Kınacı Tutuklandı“. Genellikle cahil insanımızda ve bunun yansıması olarak da basınımızda bir tür hastalık var. Bu; bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak ve bir haberde soru işaretleri gördüğü yerleri kendi aciz ve kabız düşüncelerine uygun olarak doldurarak boşlukta birşey bırakmamak şeklinde.
Erdal Kınacı da kimdir? diye soracak olursanız ki bu bilgiyi her yerde bulabilirsiniz, ben Ekşi Sözlük‘ten ufak ama özlü bir alıntı ile cevap verebilirim;
Fotograflarındaki tiyatral ruh ile hayatı tam da karşısına geçip izlettiren, şapkayı askıda bıraktırıp insanı kendi ile yüzleşmesini sağlayabilen fotoğraf sanatçımız.. dünya çapında aldığı ödüllerle gururumuz.
Basında yer alan haberleri okuduysanız, (altlarına yazılan yorumları sonra da okursunuz o ayrı bir konu zaten) şimdi de Erdal Kınacı’nın Genel yayın yönetmenliğini yaptığı sitenin konuyla ilgili yaptığı açıklamayı burada yayımlamak istiyorum:
Fotoğraf hayranlarının ve değerli Fotokritik üyelerinin dikkatine….
FOTOİZ Kurucularından ve sitemiz Genel Yayın Yönetmeni Erdal Kınacı, hakkındaki bazı şikayetler nedeniyle geçtiğimiz günlerde gözaltına alınarak tutuklanmıştır. Bu konuda yazılı ve görsel medyada çıkan haberler doğrudur ancak içerik olarak eksik ve yanlış bilgiler bulunmaktadır.
Şikayete konu olan fotoğraf (yalnızca 1 adet fotoğraftan dava açılmaktadır) model sözleşmesi yapılmış olmasına rağmen “gir-geç pansiyonlar” serisinden bir erkek modelin “bu montajdır ben orda değildim” demesinden kaynaklanmaktadır. Bu seri ve davayla “engelsiz yaşam” serisinin bir ilgisi yoktur. Tempo dergisinde yayınlanan “gir-geç pansiyonlar” fotoğraflarının içine albümler karıştığı için bir iki adet “engelsiz yaşam” serisine ait fotoğraf karışmıştır ve bu bir iki fotoğraf bu serinin içindeymiş gibi yayınlanmıştır. Tutuklama olayı avukatların “sanığın kaçabileceğini” düşünerek tedbir amaçlı mahkeme tarihine kadar gözaltına alınmasını istemesinden kaynaklanmaktadır.
Anlaşılacağı üzere henüz kesinleşmiş bir mahkeme kararı yoktur. Ancak yazılı ve görsel medya “Mahkeme kararıyla kesinleşinceye kadar her zanlı suçsuzdur” ilkesini dikkate almadan sanki “suçu sabit görülerek tutuklanmış” şeklinde haberlere yer vermektedir. Ülkemizin fotoğraf sanatı konusunda dünyaya açılan pencerelerinden biri olarak gördüğümüz Sayın Erdal Kınacı’nın suçsuz olduğuna yürekten inanıyoruz. Yüce Türk Adaleti’nin en doğru kararı en kısa zamanda vereceğinden hiç şüphemiz yoktur.
Bilgilerinize arz ederiz.
Umarım bu saçma sapan olay yakında son bulur ve sevgili doktorumuzun itibarı zedelenmez. Ama medyanın ve adealetin itibarına pek birşey diyesim yok…
Konuyla ilgilenenler için Devrim Büyükacaroğlu Evrensel Gazetesi’nde bir yazı yazmış; Fotoğraftan dolayı linç olur mu? olur.
Son gelişmeler ve destek için: http://www.erdalkinacidestek.com
Bu şahıs ne yazıkk ki doktorluk yeminini hiçe saymış, bundan başka, fotograf sanatına da, iki ayrı konulu fotografı montajlayarak ters düşmüştür. Bir insan ve bir sanatçı olarak asla desteğim yoktur.
Biz toplum olarak sessiz kaldıkça yasalar insanların fikirlerine ve yaşam biçimlerine göre değişir ve objektifliğini yitirir.
Evrensel nitelikteki konuları çalışmak fotoğrafı dünyada iletişim aracı olarak kullanmak suç olmamalı…
Tıp mesleğinin öteki mesleklerden bir konuda çok ayrı bir yapısı vardır.
İnsanların en mahrem sırları ve dünyaları içine girersiniz. Bu hususiyeti asırlar önce bilinmekte ve bu yüzden tıp ilminin ilk ortaya çıktığı binlerce sene evvel bir yemin ortaya çıkmıştır.
Hipokrat yemini.
Özet olarak doktor sadece hastasının iyileşmesi için ırk, ulus ve sınıf ayrımı yapmadan çalışacaktır. Düşman askerine bile bakmakla yükümlüdür.
Elbet bir meslektaş olarak Sayın Dr. Kınacı yı desteklemek isterim, sanata ve yaratıcılığa büyük saygım vardır, ama çekilen fotorafları internette incelediğim zaman şaşırdım.
Mesleğini icra ederken çekilen resimler hastaların en mahrem dünyalarını ortaya koyuyor, hemde onları küçülten bir poz ile sunuluyor. Ben bunlarda bir saygı göremedim. Fotoğraf sanatının tarihsel tanınmış yerleşmiş, kabul edilmiş ustaları çoğunlukla derin bir hümanizm ve sorumluluk içinde çalışırlar, konu insan olunca saygı ve hassasiyet çok daha artar. Ben bu empatiyi onda göremedim. Bizim yeni yetme aydınlarda kendini halkın üstünce görme ve her türlü foto çalışmasında hem insani hemde hukuki prensipleri işine geldiği gibi değiştirme ve kullanma eğilimi vardır.
Halkçı! CHP bile seçim mağlubiyetini halka yüklemiştir. Bu yarım aydın hastalığıdır. Üstelik mesleki iş yapılırken sanat yapılmaz, ya birisini yaparsınız yada ötekisini aynı anda yapmak hem meslek ahlakına uygun değil hemde işi önemli derecede aksatır ve yeminin aksine hastaya ilgiyi ve tedaviyi azaltır. Üstelik bu hastalardan foto çekmek için verilen hediye ve paralar tam manası ile ahlaka aykırıdır.
Bu tutumlar hem doktorluk mesleğine aykırı ve küçük düşürücü hemde sanat anlayışına terstir. Fotoraf sanatının en büyük ustalarının prensipleri çok üstündür. Kendini müdafaa etmek gücü olmayan zeka özürlü kişilerden menfaat karşılığı fotoraf çekmek ve bunu mecmualarda basmak sanat ahlakına da tamamen terstir.
Saygılarımla,
Dr. Sami Banarlı
İstanbul, Ataköy.
Tüm medyayı aynı kefeye koymak yanlış olacaktır. Konuya değişik yaklaşan bazı basın organları da var:
malatyabuyuksehir.com/haber_detay.asp?haberID=402
Fotokritik te bu konuda yazılanları okumak için;
http://www.fotokritik.com/forum/66096