İnsanların hayatlarında bazı tecrübeler vardır ki onları geri dönülmez şekilde değiştirir ve asla eskisi gibi olmazlar. İyi ya da kötü her nasıl olursa olsun değişmişlerdir artık. Çok kullanılan basmakalıp bir söz vardır “Bir kitap okudum ve hayatım değişti” şeklinde, benim ve belki benimle birlikte bazılarımız için bu “Bir yer gördüm ve hayatım değişti” şekline oldu.
Nasıl yazacağımı tam olarak bilemesem de geçenlerde yaşadıklarımdan sonra artık eskisi gibi olamayacağımı hissediyorum. Beyrut (ismini söylemek bile değişik bir his vermiyor mu?) ve Baalbek’ teki Filistin Mülteci Kamplarındaki dramı gördükten sonra, orada kıstırılmış halde yaşamaya çalışanları gördükten sonra, Susan Sontag’ tan alıntı yaparsak; başkalarının acısına baktıktan sonra biraz olsun değişmek normal olsa gerek. Televizyonda, internette ya da basılı olarak yüzlerce hatta binlerce acı fotoğrafı, dram fotoğrafına maruz bırakılmışız. Dolayısıyla bünyemiz bunu kaldırır duruma gelmiş, görsel olarak doymuşuz. Fakat olayın içinde olmak fotoğrafını görmekten çok farklı. Fotoğrafı çeken kişi, kendi çektiği fotoğrafta diğer izleyenlerden çok daha fazla şey buluyor, belki de bundandır, o anı tekrar yaşamasındandır, o yüzden fotoğrafçı kendi fotoğrafına ön yargısız bakamıyor.
Bazen düşünüyorum da fazla mı ileri gidiyorum diye, bize mi kaldı diye ama sonra hayat büyük bir tecrübeden ibaretse ve ne kadar çok şey yaşarsak o kadar tecrübemiz olacağını düşünerek her şeye atlama gibi bir eğilim içerisine giriyorum. Çok bilmiş oluyorum bu yüzden, belki de bazen ukala… Yaşamadan öğrenilemeyeceğini, içselleştirilemeyeceğini, bilginin temelde tamamen öznel olduğunu düşünüyorum ve öyle de yaşıyorum.. Oralarda fotoğraf makinesi ile çok fazla fotoğraf çekemedik ama beynimizle ve yüreğimizle çektiklerimiz bize çok fazla geldi. Beyrut’taki Şatila Mülteci kampında ve Baalbek’teki El Celil (Norveç kampı da deniyormuş) Mülteci kampında çekebildiklerimi paylaşıyorum:
Kimse acı çekmesin, herkes mutlu ve mesut bir şekilde, bu dünyada barış içinde yaşasın gibi bir kaygım yok, olamaz da. Fakat başkalarının acısını dindirmek elimde olan bir şey ise bunu onlardan esirgemek gibi bir niyetim de hiç olmayacak.
Birlikte dolaştığımız fotoğrafçıların da yazılarını okuyun; Şatila Mülteci Kampı, Açlık ve güvensizlik
insanın fotoğraflara bakınca içi gidiyor.
onlar orada öyle yaşarken bazı insanlar taksimde,beşiktaşta lüx içinde yaşıyor.içler acısı bir durum gerçkten.
Çok güzel fotoğraflarınız var .Paylaşım için teşekkürler
gezilip görülmesi gereken çok yer var aslında ve bu yerler gerçekten insanlarda kalıcı etkiler bırakıyor.
yaw napacan savaş muhabirliğini olüp gitcenn
:))
bookmark larımda kayıtlı uzun zamandır ;) belki de ederiz evet.. belli mi olur..
hayatım boyunca hep savaş muhabiri olmak istedim. gerçekleşmedi. şimdi ise en azından şu yaptığınızı yapabilmek için can atıyorum. tüm bloglarınızı okudum, gerçekten çok başarılı fotoğraflarınız ve faydalı yazılarınız mevcut. fakat bu blogun yeri çok ayrı oldu nezdimde. herkesin acısı en büyüktür diye bir söz vardır, fakat kanımca bazı gözlemler değiştirir bunu, bu blog gibi..
Gerçekleşmemiş olması, bundan sonra da gerçekleşmeyeceği anlamına gelmiyor. Çok zor değil, belki birgün birlikte seyahat ederiz.. Burayı takip etmeyi unutma: http://www.azgezmis.com/kategori/birlikte-gezelim
Bir yer gördüm ve hayatım değişti http://goo.gl/knRj
Bir yer gördüm ve hayatım değişti: İnsanların hayatlarında bazı tecrübeler vardır ki onları… http://goo.gl/fb/n5ZAr