Sözüm meclisten dışarı dostlar. Bugünlerde kendimi sanatçı gibi hissetmiyorum. Kare kare fotoğraflar çeksem de onları bastırsam, yazsam konuşma baloncuklarıyla üzerlerine diyalogları, fotoroman olur diyorum. Derdim öylesine büyük ki dostlar, kırka yarıp yine kırka bölseler ve kırk bostana gübre diye serpseler, kırk bin tane ot biter de kırk bin derde deva olur diyorum. Ne oldu bana böyle durup dururken? Fotoğraf konusuna bakışım mı değişti?
Makinemin ayarı bozulmuş, ben hala objektif alma peşindeyken, çantam almış başını yürümüş, tam on beş kilo olmuş, siteler desen içler acısı, ana sayfalarında seyirlik bir şey görmek zor, bir de ana sayfaya en iyi fotoğraflar çıkar derler. Fotokritik bile, Fotokritik bile biten pro üyeliğimi yenilememiş. Övünmek gibi olmasın ama dostlar kendimi sanatçı gibi hissetmiyorum. (Barış Manço’ya selam olsun.) (1)
Çektiğim fotoğrafları ve bu fotoğrafları çekerken ki aşamaları genel olarak iki türe ayırıyorum. Birinci tür; gördüğüm, beğendiğim ve etkilendiğim görüntüleri (manzara, model vs.) makina ve objektif yardımıyla dijital ortama kaydetmek olarak açıklanabilir. İkinci tür ise; gördüğüm, beğendiğim ve etkilendiğim görüntülerin zihnimde çağrıştırdığı görüntüler ve o görüntülerin peşinden koşmam. Bunun için her türlü ortamı, tekniği ve malzemeyi kullanma çabası ve sonunda ortaya çıkan dijital bir ve sıfırlar topluluğu.
Günümüzde dijital fotoğrafın yaygınlaşmasıyla birlikte her şey bulunduğu zeminden kaydı, fotoğrafa yapılan müdahalelerin sınırı en çok yapılan tartışmaların ortak konusu oldu. Birisi “ne kadar müdahale yaparsam fotoğraf olmaktan çıkacak” diye sorarken bir diğeri haklı olarak “makineden çıktığı anda bile müdahale edilmiş haldedir” diyebiliyor. Sonuç itibari ile herhangi bir sınır bulabilmek, fotoğraf sanatını tanımlamak oldukça güçleşiyor, haklı olarak gerek var mı diye sorabiliriz belki de.
Uzun yıllardır fotoğraf çekiyorum, bazıları da eline yüzüne bakılır fotoğraflar sayılır; ama bazen kendime soruyorum bu fotoğraflarda benim katkım nedir diye? Ortaya çıkan üründe yani fotoğrafta benim katkım ne kadardır? Aynı ekipmanı kullanan birisi aynı yerde bulunsa ne kadar farklı fotoğraflar çekebilir? Sorunun cevabını bilemiyorum; ama bu çoğunlukla hoş olmayan duyguları beraberinde getiriyor. O zaman da fotoğraflarıma kendimden daha çok şey katmalıyım diye düşünüyorum. Sonra fotoğraf çekmeyesim geliyor. Belki kurgu fotoğraflarıyla hatta belki sadece manipülasyonla ilgilenmeliyim diyorum kendi kendime…
Fotoğrafın sanat olmadığını, görsel eser ortaya koyabilecek potansiyele sahip bir sanatçının kullanabileceği tekniklerden biri olduğunu düşünüyorum. O tekniği kullanarak sanat yapanlar olduğu gibi sanatla ilgisi olmayan bir çok ürün de ortaya çıkaran kişiler olacaktır. Çıkan üründe ne kadar kendinden ve orjinal bir şeyler varsa sanat eseri olma özelliğine yaklaşacaktır. Bu, hiç kimsenin aklına gelmeyecek bir kadrajla olabileceği gibi ister manipülasyonla olur, ister kolajla isterse de kurgu veya makyajla. Onun dışında kalan ürünler elbette fotoğraftır (çünkü fotoğraf tekniği kullanılarak oluşturulmuştur) ama sanat eseri olmadığı aşikardır. Mesela iyi bir haber fotoğrafı olabilir. Sırf şansı yardım etti diye veya sırf orada bulunmasından dolayı çektiği harika bir fotoğraf nedeniyle birinin ödüllendirilmesi ve sanatçı ilan edilmesi çok anlamsız. Çektiği model çok güzel veya çok ilginç diye çektiği fotoğrafların güzel (veya ilginç) olması kimseyi sanatçı yapamaz.
Çok iyi bir fotoğrafçı, fotoğraf tekniğini çok iyi bilen ve bunu fotoğraflarına en iyi aktarabilen kişidir. Sanatçı olabilir de olmayabilir de. Ama sanatçı eğer fotoğraf tekniğini kullanarak eser ortaya koyuyorsa o eserde başka bir şeyler aramak lazım, kendisine ait başka şeyler. Tüm bunlar yüzünden “fotoğraf sanatçısı” yerine “görsel sanatçı” teriminin daha uygun olduğu görüşündeyim.
Çivi çiviyi söker derler, soğuktan donanı buzla ovarlar, ben zaten oldukça çok fotoğraf çekmişim dostlar, peki daha çok mu çekmeliyim. Zeytin suyuna kuru ekmek, böyle gelmiş böyle gidecek.
(1) Barış Manço’ nun Cacık isimli şarkısını dinlemeyenler varsa okumadan önce dinlesin lütfen.
Sırf şansı yardım etti diye veya sırf orada bulunmasından dolayı çektiği harika bir fotoğraf nedeniyle birinin ödüllendirilmesi ve sanatçı ilan edilmesi çok anlamsız. Çektiği model çok güzel veya çok ilginç diye çektiği fotoğrafların güzel (veya ilginç) olması kimseyi sanatçı yapamaz.
Ben sadece bu açıklamanız üzerine, fotoğrafın sanat olup olmadığı konusunda bir iki lakırdı etmek istiyorum…
ordu bulunmadınız, oraya gidip arayış içerisindeydiniz… Bu tesadüf değil arayışın bonusudur…
Türkiyenin gelmiş geçmiş en iyi golcü futbolcusu kimdir diye bir soruya verilecek en fazla cevap Tanju Çolak olacaktır… (onun dönemini bilenler) Tanju da o zaman golcü futbolcu değil, ceza alanının içerisinde bekliyor ve top ayağına geldiği anda vücudu hangi yöne dönük olursa olsun vurup gol atıyor… Tanju orada gol için bekliyor… tesadüfen de olsa bilinçli bir şekilde orada… gol pozisyonu gelince vuruyor gol oluyor diyerek konuya farklı bir bakış açısı getirebilme çabamı arz ediyorum… Sevgiler selamlar
Ahmet Bey merhaba, ülkemizde bir konu yanlış anlaşılıyor sanırım. Sanat kişisel bir ifade biçimidir, birey kendi iç dünyasını veya yorumunu herhangi bir enstrüman kullanarak diğerlerine aktarır, anlaşılır ya da anlaşılmaz ayrı konu, beğenilir ya da beğenilmez ayrı konu. Fakat fotoğraf bence farklı bir iş. Sanat olarak değerlendirilmesi için işin içerisinde kurgu olması gerekir. Diğer fotoğraflar daha az mı değerli? Elbetteki değerli, sanat olmaması onun değerini azaltmaz ki, fotoğrafçının sanatçı olmaması da onun yaptığı işi veya uğraşı küçültmez. Sanat çok yüce bir kavram ve biz ona ulaşmaya çalışıyoruz gibi bir hava var; ki bence çok saçma. Tabii bunların hepsi benim görüşüm..
Aynı yerde bulunan diğer kişinin gerçek anlamda bakış açısıyla değişiyor aslında fotoğraf. Fotoğrafçının yerine başka bir kişi olsaydı, o konuyu o perspektifte o açıdan bize sunabilecek miydi ? Sanata insanların belirli bir konuyu sıradışı sunabilme kabiliyeti diyebiliriz bence.
bu cümleniz gerçekten doğru; “Sırf şansı yardım etti diye veya sırf orada bulunmasından dolayı çektiği harika bir fotoğraf nedeniyle birinin ödüllendirilmesi ve sanatçı ilan edilmesi çok anlamsız.”
çoğu kişi çok gezerek fotograf çekip paylaşıyor, belkide işin sırrı budur.. ama bana göre gerçekten fotograf öldü, eskidende manipülasyon vardı, şimdi de var..
Dijital ortama geçtikten sonra fotoğraflar artık fotoğraf değil resim gibi oldu aslında. Gerçi eskiden de fotoğrafçılar fotoların üzerinde oynama yaparlardı ama…
Fotoğraf çekmek bir bakış açısıdır. Sanat mıdır bilemiyorum. Aslında sanat nedir o da ayrı bir konu.
Her insan kendini ifade etme ihtiyacı duyar. Sanatçılar bu anlamda en şanslı olanlarımız ki onlar sahip oldukları, nereden geldiği yoruma açık, yetenekleri sayesinde bazen müzik ile bazen resim ile bazen söz ile, bazen dans ile kendilerini ifade ederler. Onları izlerken, dinlerken biz bu yeteneğe sahip olmayanlar onların ifadelerinde BİZE AİT olanın ifadesini buluruz. Ne mutlu onlara, ne mutlu bize.
Fotoğrafa gelince,
Fotoğraf makinesi, çok özel yeteneği olmayan biz ORTALAMA İNSANLARA kendimizi ifade etmemiz için bahşedilmiş insan icadı bir mucize. Bende olanı hayatın içinden yakalama olanağı ve bu yakaladığımı başkalar ile paylaşma fırsatı.
“Ortaya çıkan üründe yani fotoğrafta benim katkım ne kadardır? Aynı ekipmanı kullanan birisi aynı yerde bulunsa ne kadar farklı fotoğraflar çekebilir?” demişsiniz. Buna katılmak mümkün değil. Fotoğrafı çeken kişi, kendinden bir şeyler bulduğu şeyleri karelere aktarır. Diğerleri ilgisi dışında kalarak otomatik olarak elenir zaten. Fotoğraflama olayı, “o şeyi” yakaladığı anki heyecanla başlar. İşte çekerken bu heyecanı duyuyorsa kişi bana göre FOTOĞRAF SANATÇISIDIR. Duymuyorsa fotoğrafçıdır. Ben şahsen bazen bu heyecanı duyuyorum
Ayrıca “teknik saplantısı” fotoğrafta sanat ruhunun oluşmasında en temel unsur olan özgünlüğü gölgeliyor. Fotoğraf çekmek demek mükemmel görüntü almak demek değil ki. Fotoğraf çekmek demek; üzerine hikâye yazılabilecek tek bir kare ortaya koyabilmek demek. Bana göre mükemmeliyetçilik saplantısı yaratıcılığın zehri. Kişiyi kısıtlayan, özgürlüğünü elinden alan, fotoğraf çekerken ki çocuksu neşenin yerine kaygılı somurtkanlığı koyan bir şey. Ayrıca bu saplantının temelinde aşırı ilerlemiş takdir edilme ihtiyacı yattığını düşünüyorum.
(Sözlerim yanlış anlaşılmasın lütfen, teknik bilgi gereksizdir demiyorum.)
Günümüz insanının en büyük sorunu haddini bilmezlik. Çağın gereği artık tek tuşla yüzlerce binlerce kişiye ulaşılabiliniyor. Ancak birebir iletişimin tükendiği bu zamanda insanoğlu kendi kuyusuna hapsolduğunun farkında bile değil. Artık KLASİK diye bir kavram kalmadı. Her yanımızı popüler kültür sarmaladı. Her şey hızla tüketiliyor. Kötülerin yanında iyiler hatta çok çok iyiler bile bu popularite arasında eriyip kaybolup gidiyor. Bu çöplükte gelecek nesillerin bu çok çok iyilerden haberdar olacağından kuşkuluyum.
Haklı olarak işte bu noktada sizin kaygınız ve artık fotoğraf çekmekten tatmin olmadığınız duygusu hissedilmeye başlanıyor. Burada sorgulanacak olan fotoğrafın sanat olup olmadığı mı? Yoksa popüler kültürün her şeyi çiğnemeden yutan koca ağzı mı? Ve sizin bu kültürün neresinde durduğunuz mu?
Fotoğraf sanat mıdır değil midir bilmiyorum ama, benim hayatıma ve paylaşımda bulunduğum diğer kişilerin hayatına kattıklarından dolayı oldukça mutluyum. İyi ki bir şekilde fotoğrafa bulaşmışım diyorum. Bazı karelerim var ki ihtiyaç duyduğumda açıp dakikalarca izleyip kendime geliyorum. Bazı karelerimin bazı insanları nasıl heyecanlandırdığını ve rahatlattığını gördüm. Bunun için teşekkür aldım. Fotoğraftan daha ne bekleyebilirim ki.
Sanatçı mıyım değil miyim? Kimin umurunda:)
Size bir çok nedenden dolayı saygı duydum.
Bilgi içerikli yazılarınız ve görsel paylaşımlarınız için çok teşekkür ederim.
Esenlik dileği ile
….
Büyük oranda hislerime tercüman olmuş bir yorum.””fotoğraf çekerken ki çocuksu neşenin yerine kaygılı somurtkanlığı koyan bir şey. Ayrıca bu saplantının temelinde aşırı ilerlemiş takdir edilme ihtiyacı yattığını düşünüyorum””İşte bu cümleler neden fotoğraf çekiyoruz sorusunun cevabı.Bu tespiti pratikte her an test etmek mümkün.Geçen bir köy düğünü vardı.15-20 adet fotocu bir köylü kadının başına toplanmış,alttan-üstten-yandan-ortadan falan çekmeye çalışıyorlardı.Kadını canından bezdirdiler.Fotocuların suratlarındaki ifade istisnasız o kaygılı somurtkan ifadeydi.Masa başında ahkam kesmeye pek meraklı entel dantel güruhuna özgü o aptal ifade.Sanki dünyanın en önemli işini ben yapıyorum ifadesi.Yahu alt tarafı fotoğraf çekiyorsun.Bunu dünyanın tepesine koymak niye?Bazen dayanamıyorum bu kuş beyinli devşirmelere.
Size katılmakla beraber katılmıyorum, yazıdıgınız satırlar sizin görüşleriniz, aslında fotoğraf çekmek kimine göre gerçekten bir sanat olabiliyor. Örnegin bu işe yeni başlamış birisi cektigi her kare’de cektiginden ziyada öte bir dünya görebiliyor ve daha cok cekim yapmak istiyor. Bu onu iyice işine sıkı sıkı sarılmasına sebep olabiliyor ve hayata artık vizörden bakmayı yeğliyor. Ama sizin konumunuz ise cok daha farklı galiba, sanki biraz bu meslekten elinizi ceker gibi bi konumunuz var bu da galiba istediginiz şeyleri yapmadıgınız veya yapamadıgınız için bilemiyorum yinede. Ama her ne olursa olsun yine, fotoğraf çekmek kimine göre sanatsal değeri olmasada, yeni bir kişi için cok şey ifade edebiliyor..
umarım konuyla bağlantılı bir görüş olmuştur.
Burdaki birçok kişiye göre yaşlı olduğumu düşünüyorum. Böyle bi yerde ilk defa yazı yazıyorum. 1973 lerde yazma faslını kapatmıştım. Elimde kalan fotoğraflara baktığımda 1965 lere kadar uzanıyor. Yani herbakımdan yaşlıyım. Bazı şeylere cevap verebilmek için fotografın asil görevine bakmak lazım. Bu konudaki görüşümün belirginleşmesi, başımdan geçen bir olayla başlayayım. Yıl 1969 un sonları Sirkeciden half frame fotograf çeken bir fotograf makinası almışım, göklerde uçuyorum. Aynı çevreden gelen öğrencilerin takıldığı otel lobisinde sağını solunu kurcalıyorum. Köşede oturan ihtiyar şipşakçı bir suretimi alıver dedi. Uğraştım bir fotoğrafını çektim. Elinde yavaşmış dedi. Bu ihtiyarın suretimi alıver demesi benim fotoğraf görüşümün temelini oluşturdu. Fotoğraf dış dünyanın tespitinden ibarettir. Sanat yapmak için kayıt yapılmaz. Kayıt yaparken bir dünya görüşünüz varsa siz kaydettiğiniz nesneyi o doğrultuda ifade edersiniz ve duruşunuzla diğerlerinden ayrılırsınız. Sanat mı yapmış olursunuz? Yüzde doksanbeşi teknoloji olan bu sorunun cevabını zaman verecektir. Boşverin sanatı, zevk almak için, güzel şeyleri paylaşmak için çekin. Gerisi gelir.
Zafer Bey değerli görüşlerinizi paylaştığınız için teşekkürler.
Fotoğraf..
Zamana kafa tutmak diyorum ben ya da anlatmaktan yorulduğunda “Al fotoğrafa bak anla” dedirtecek türden bir betimleme sanatı.
Bazen bir anıyı anlatmaktan ziyade bir fotoğrafa bakmak daha çok etkiler insanı. Fotoğraf asistan gibi bir yerde senin yerine konuşur, anlatır,dinletir..
Bir fotoğraf makinesi alamıyorum şu anda 2 Bin lira sponsor bulmam lazım yada hayırsever biri (:
Fotoğraf makinesini elime aldığım andan itibaren rüyalarımın bile fotoğrafını çekeceğim (:
Teşekkürler Hakkı Bey
merhaba,
öncelikle çok guzel ve faydalı bilgiler içeren bir site bundan dolayı kutlarım.sanırım belli bir zaman geçince bircok fotografçı aynı duygulara kapılıyor hatta bırakmayı bile düşündüğü oluyor(örnek ben). nedenini tam adlandıramıyorda olabilirim yada farklılık arıyor aynı karelerı görmekten çekmekten sıkılıyorda olabilir.arayışlar hiç bitmiyor ama sonucta fotoğraftaki arayış nereye kadar olabilirki.dediğiniz gibi birsürü objektif alıp ağırlaşan çantayı bile taşımak güçleşiyor.bazen ne yapıyorum bu kadar ağır çantayı niye tasıyorum fotoğraf anı yakalamaksa ufacık bir compakt makine al çek işte oda fotograf diyorum:)bu sayfaya nasıl geldim onuda bilmiyorum öylesine dolaşırken kendimi burada buldum.bu arada fotograflarını begendiğim ender kişilerden birisiniz bu işi hakkını vererek yapıyorsunuz ve çizginizi bozmadan devam etmelisiniz bence…
Yorumunuz için teşekkürler, beğeniniz için de..
Fotoğraf Sanatçısı veya sizin getirdiğiniz terimle Görsel Sanatçı. Bende hobi olarak fotoğraf çekiyorum.
Özellikle fotoğraf çekmeye başladığım ilk yıllarda bu duygulara bende çok kapıldım. Bazen bilgisayardaki bütün fotoğrafları sildim, bazende HDR, Photoshop derken fotoğrafı yeniden oluşturdum.
Sonunda bütün bunların beyhude çabalar olduğunu anladım. Hani bir tartışma vardır ya. Sanat sanat için midir yoksa sanat toplum için midir? Bence her ikiside değil. Sanat kişinin kendisi içindir.
Çektiğim fotoğraflar sanatsal değiller, hatta bazen çok gereksiz kareler; fakat benim olan kareler. Kendi bakış açımla çekilmiş veya kendi zevkime göre çekilmiş kareler.
Eğer fotoğraflarımı sanatsal olarak nitelendirmek isteseydim bunun tek nedeni içinde Kendim kavramının olması olurdu.
Serdar Bey selamlar, beğeniniz beni memnun etti, teşekkür ederim :)
Hakkı Bey,
Yaptığınız işe ne isim verirsiniz veya verirler; bilemiyorum, ama şunu söylemeliyim ki, sitenizdeki ve devianart üzerindeki fotoğraflarınızı, özellikle de siyah-beyaz olanları hayranlıkla ve gözlerimde bıraktığı müthiş hazla inceledim.
Fotoğraf çekmeyi beceremesem de güzelden ve güzellikten yana iştahım oldukça kabarıktır ve fotoğraflarınız için sizi ayakta alkışlıyorum. Umarım yeni çalışmalarınızı görme şansımız olur.
Eğer yaptığım işten haz alıyorsam ve bu beni mutlu ediyorsa bu işin ismine ihtiyacım olmaz… İsteyen fotoğrafçılık der isteyen hiçbirşey. :) Bana göre önemli olan bendir…
Güzel bir yazı..
Saygı ve sevgilerimle…
@ozgur.tekinsen;
Dostum sana katılıyorum…
Birilerinin diğerlerini eleştirebilmek için ondan daha iyisini yapmaya çalışıyor veya yapmış olması gerektiğini savunuyorum. FK’nın suyu çıktı bile, insanlar öyle bir bezdiler ki artık eleştiri bile yazmıyorlar. Dayatma olarak gördüğümüz şeyleri takmamak birazda bizim elimizde olmalı; birisi çektiğimiz bir fotoğraf hakkında iyi veya kötü birşeyler söyledi diye fotoğrafımız iyi-kötü-güzel-çirkin olmuyor. Kimsenin kimseye söyleyecek birşeyi yokken insanlar kendi kapalı kutularının içine diğerlerini de çekmeye çalışıyorlar.
Dürüst olmak gerekirse dönem dönem bende bu duygulara kapılıyorum. Galiba bunun internet ortamındaki mahalle baskısı ile de biraz ilgisi var. Fotoğraf paylaşım sitelerinde insanlar eleştiri adı altında bir takım dayatmalar ile baskılanıyorlar. Bu da yaratıcılıkları önemli ölçüde düşürüyor. Tüm görseller, ilgi görenlerin birer klonu olmaya başlıyorlar. Bence siz bunları fazla düşünmeyin. Ünvan ve başlıklara çok takılmayın. Kendinizi nasıl iyi hissediyorsanız onu yapın. Manipulasyonda yapın, fotoğrafta çekin. Sonuç olarak her ikisinde de ortaya çıkan görüntü sizin gözünüz veya sizin hayal gücünüz. Kimin ne demeye hakkı olabilir ki…
Şahsen, yazılım sektöründe çalışan birisi olarak kafamda uçuşan “loop” lardan beni çıkarıp zihinsel yorgunluğumu atmamdaki en büyük kazançtır fotoğraf çekmek. Zihnimde oluşturmak istediğim görüntüyü vizörden gördüğümle çakıştırıp deklanşöre bastığımda; hele birde sonuçlar memnun edici ise benden mutlusu yok.
Boşverin bunları yaptıklarınız gerçekten kayda değer işler.
Olur abi böle arada boşver :) Bazen bir anda hevesin kaçar daha düne kadar tutkunu olduklarından. Sorgulamaya başlarsın kendinide yaptığın işide. banada olur arada. :)