Fotoğraf yarışmaları neden tehlikeli olsun ki, elbette değiller; fakat bazı insanların bu yarışmalara bakış açıları kendileri için tehlikeli. Tıpkı internet ve televizyon gibi düşünebilirsiniz. Tek başına bu yayın organlarına tehlikeli sıfatını verebilir miyiz, elbette veremeyiz. Buna rağmen bazı durumlarda her ikisi de tehlikeli olabiliyor. Bilgisayar oyunları için de aynı şey geçerli. Belli bir seviyeye kadar çocukların gelişimine, özellikle de zeka gelişimine katkıda bulunurken, belli bir miktardan sonrası oldukça tehlikeli olabiliyor.
Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, jüri üyeleri yetkin fotoğrafçılardan oluştuğu ve katılımcıları sömürmediği sürece fotoğraf yarışmalarına karşı değilim. Dileyen katılır, dileyen katılmaz.
Fotoğraf yarışmalarının amatör fotoğrafçılara kazandırdığı şeyler var, bunlar inkar edilemez. Benim de zamanında katıldığım bir kaç yarışma oldu, hatta kendimde o enerjiyi ve isteği bulursam bazı uluslararası yarışmalara katılabilirim. Fakat…
Fotoğraf yarışmalarının çok fazla olması bu yarışmalardaki kalitenin düşmesine ve haliyle alınan sonuçların sağlıklı olmamasına yol açıyor. Bu aynı zamanda jüri üyeliği yapanların yetkinliklerini de sorgulatıyor, ki yarışmaların bir kısmında fotoğrafla ilgisi olmayan çok fazla jüri üyesi bulunuyor. Yeni başlayan bir amatör fotoğrafçıdan yarışmalardaki bu farklılıkları ayırt etmesini beklemek yanlış olur.
Bir kaç kere bu yarışmalara katılan ve istediği sonucu alamayan meraklı fotoğrafçı kazanan fotoğraflara baktığında da hayal kırıklığına uğruyor. Kendi fotoğrafçılığı hakkında şüpheye düşüyor ya da yarışmanın adilliği konusunda şüpheleniyor. Halbuki yarışma ne kadar adil olursa olsun, seçici kurulun büyük bir kesimi yetkin fotoğrafçılardan oluşmadıktan sonra bunun önüne geçmek imkansız.
Yeni başlayanlar için ikinci tehlike ise bu meraklıların tüm fotoğrafçılığını yarışmalara endekslemesi. Yeni başlayan bir fotoğrafçı daha temel eğitimini bile hazmetmeden yarışmaya gönderdiği fotoğrafın başarılı olması sonucunda kendini olmuş kabul ediyor ve öğrenme sürecini kesiyor. Bunun yerine yaptığı şey sonraki tüm fotoğraf ilgisini önümüzdeki tarihlerde hangi yarışmalar var, jüri üyeleri kimlerdir, nasıl fotoğraf isterler, hangi fotoğrafları beğenirler, önceki yarışmalarda hangi fotoğraflar derece almış vb. konuları araştırmaya yönlendirmek ve bulduğu bilgiler doğrultusunda fotoğraflar çekerek o yarışmalara hazırlanmak.
Yukarıda da yazdığım gibi, fotoğraf yarışmalarına katılın; ama unutmayın ki yarışmaya katıldığınızda o yarışmanın kurallarını ve seçici kurulun kararlarını baştan kabul etmiş olursunuz. Sonradan itiraz etmeniz ya da ağlamanız herhangi bir şeyi de değiştirmez.
Son söz: Bir fotoğrafçının eserleri sanata evrildikçe değerlenir, yarışmada ödül kazanmakla değil. Eserleriniz ona kendinizden kattıklarınızla, özgün olmakla sanata evrilirler.
Fotoğraf makine tavsiyesi hakkında bir yazınızı okuyup sizin fikirlerinizi sormuştum. Bu yazınız ise yine benim için dolu dolu bir yazı olmuş. Her bir paragrafta gerçekten benim fotoğrafçılığa ilişkin bakış açımı daha sağlıklı bir zemine oturttuğunu hissettim. Benim gibi birini ön görmüşsünüz gerçekten.
Amacım yeni şeyler deneyerek farklı bir bakış açısı ve estetik zevkim ile fotoğraf ortaya koymak. Bu yazınız ile özgüvenim arttı. Ne yapmam gerektiğini daha iyi biliyorum. Aydınlatıcı yazılarınız gerçekten çok yararlı. Teşekkür ediyorum.
Yararlanmanıza çok sevindim, sevgiler.
Çok güzel yazmışsınız. İçimdeki takdir görme arzusu sanat sevdamın önüne geçiyor. Bu tarz yazılar gerçeği görmeme yardımcı oluyor. Yarışmalarda ödül kazanmaya başlarsak artık ödüller sonuç olmaktan çıkıp amaç halini alır ve içimizdeki özgünlüğü öldürür.
O’nu değil kazananı çekmeye çalışmak…
Sanat , kendini arayıştır. Fotoğraf sanatı da bunlardan biridir. Fotoğrafçının gözü ( Michael Freeman) baktığı objeye anlam yükler ve o objenin kendisini etkileyen yanını bulur çıkarır. Mutlu olur. Bir fotoğrafın çekimi uzun yıllar alır. Şimdi herkesin instagramı ve makinesi var. Lakin bakışı yok. Herkes bu “Meşhuriyet Çağı” nda ünlü olmak derdinde. Teşekkür ederim yazı için. Saygılarımla.
“Meşhuriyet Çağı” gayet yerinde bir tanımlama.
Bir belediyenin yarışmasında kultur muduru, resim ile fotoğraf arasındaki farkı bilmiyordu, bu jüriden nasıl bir secim beklersiniz
fotoğraf yarışması yapılıyor, resim yarışması diye bahsediyorlardı, buyrun buradan yakın
ve bazen de kendi fotograflarımdan ziyade dereceye girenleri bile geride bırakacak kadar iyi ceken arkadaşların hakkının yenilmesi hazmedilir bir sey değil.
sözüm anlayan jüri uyelerine