Beni uzun süredir tanıyanlar ve fotoğraflarımı takip edenler bu soruyu sormuştur, “Nereden çıktı bu Sokak Fotoğrafçılığı?” cevabı kolay değil; ama bu yazı ile cevap vermeye çalıştım.
Hayatımın büyük bir bölümünde felsefenin temel sorularıyla akademik olarak değil; ama amatör olarak ilgilendim. Bu sorular ve onlardan doğan diğer sorular halen üzerinde düşündüğüm, okuduğum, yazdığım şeyler.
Bazı insanlara böyle olur. Yaşamlarının bir döneminde içlerinde bir açlık hissederler. Onu doyurmak, o boşluğu doldurmak için ondan sonraki tüm hayatları boyunca çabalarlar. Bu yoldayken benzer bir Bilgelik Açlığı’na yakalanan insanlarla karşılaşabilirler, ben de çeşitli dönemlerde benzer insanlarla karşılaştım.
Bu kısmı fazla uzatmadan asıl konumuza geri dönüyorum. Bu arayış bir süre sonra belirli bir anlayışa erişmeye sebeb olabiliyor. Benim için de böyle oldu. Zen anlayışını benimsedim.
Her zaman severek kullandığım bir ifade vardır. “Işık doğudan yükselir.” Doğu zihni birçok eksiklerine rağmen insanlığı kurtaracak zihin yapısıdır. Bu zihin yapısının bir kavramı olan “Anda olmak”, “Farkında olmak” veya “Şimdide yaşamak” aynı zamanda bu zihin yapısının özünü oluşturur.
Batı zihni ise gelecek kaygısı nedeniyle sürekli plan yapar veya geçmişte yaşadığı iyi ve kötü deneyimleri tekrar edip durur. Asla şimdide değildir.
Otuz yıldan uzun süre önce fotoğrafa başladım. Fotoğraf algım, çekim tarzım, ekipman tercihlerim, estetik anlayışım, etik anlayışım… Hepsi dinamik bir sürecin parçaları olarak değişip durdular.
Zen anlayışına sahip olduğumdan beri “Acaba fotoğrafçılık ile Zen arasında bir ilişki kurulabilir mi?” şeklinde kendi kendime sorup durduğum bir soru vardı. Çünkü her ikisi de hayatımın merkezine yerleştirdiğim iki kavramdı.
Bunu yapabilmenin tek yolunun Sokak Fotoğrafçılığı olduğunu fark ettim. Sadece candid çekim yaparken, hatta sadece candid çekim yapma sürecinde “anda yaşanabildiğini” fark ettim.
Bu yüzden son yıllarda sadece Candid Sokak Fotoğrafı ile ilgileniyorum. Fotoğraf çekmenin yanısıra fotoğraf çekecek potansiyelde hazır ve nazır olma hali Zen için istenen haldir. Bu farkındalık enerjisinin yoğun olarak yaşandığı anlardan biridir.
Kendimi böyle ifade ettikten sonra, hmm.. Buna rağmen.. Çektiğim abuk subuk fotoğrafları izlemek isterseniz Instagram’da paylaşıyorum: https://instagram.com/hakki
Interesting, Hakki. My approach to photography and life in general has always been “in the moment” I too am most at home in the candid street environment because of my intuitive technique but, living in Dublin, have aways been in a minority of one among my photographer friends. This has often forced me to question what I’m doing despite the fact I enjoy it so much. Reading this has been an enormous help and I thank you. I first saw your work on flickr and am an admirer.
Hi Martin, Thank you very much for your comment and contribution. I don’t have many followers on Flickr, but I have recently become interested in it. greetings.
Kendimi bir ağrı kesici içmeden veya antbiotik kullanmadan rahat hissedebildiğim yerlerde işlerde bulunmayı tercih ederim bir dubleden 70 lik içmiş kadar keyf alabiliyorsam ben oradayım nerede biliyormusun? sokaktayım,oradayım,buradayım demektir.
Yine sade ve güzel anlatımınız ile ufkumuz genişledi. Fotoğraflarınızı da yazılarınızı da büyük bir ilgi ve keyif ile takipteyim. Ellerinize, emeğinize sağlık…
Renkli çekimlerde de gayet iddialısın Hakkı;)
Sevgiler
Aslında herhangi bir fotoğrafı çekerken de sadece o anda olmuyor muyuz? Fotoğraf çekerken hep anı yaşıyoruz. Bunun için illa sokak fotoğrafı çekmek gerektiğini düşünmüyorum.
Tanıdığım çoğu kişi günlük hayatında AN’da yaşamaz. Gelecek ya da geçmişle meşguldür. Fotoğraf çekerken an’da yaşayabiliyorsa ne mutlu. Ama diğer fotoğrafçılık türleri, başka kaygılar nedeniyle buna izin vermezler. Kadraj genellikle zihinde önceden tasarlanır ve ona ulaşılmaya çalışılır. Sokak Fotoğrafı çekmek elbette hiç bir zaman zorunluluk değil. Ben sadece bu tür çekim yaparken yaşadıklarımı, hissettiklerimi aktardım.