Bunu pek yazmaya da gerek yok aslında. Buradaki herkes veya bu yazıyı okuyanların büyük bir çoğunluğu fotoğraf çeken kişiler. Amatör anlamdaki fotoğraf çekiminini, sadece kendi için, kendi beğenisini yakalamaya çalışan fotoğrafçının yaptığı işi birkaç aşamada değerlendirmek mümkün. Kabaca geçersek; hazırlık veya planlama, fotoğraf çekimi, son işlemler ve paylaşma.

Bu bölümlerin herbirinin kendine ait zevkleri, kendine ait zorlukları var tabiki.. Bu bölümlerden birisi fotoğrafçı için özellikle önemli ve onun içersindeki bir an bu uğraştan aldığınız keyifin tepe noktası kanımca.. Fotoğrafa her ne kadar sonuç odaklı yaklaşsam da benim için fotoğraf çekimi kısmı en önemli kısım, hatta vizörden bakarken, deklanşöre bastığım o an, en önemli ve en keyif aldığım an. Ondan sonra fotoğrafa bakmasam bile olur dediğim olmuştur..

Bazıları ise peşinden fotoğrafa bakar ve “şöyle olmuş, böyle olmuş, şöyle olsaydı” diye düşünür veya söylenir. Bu andan keyif alır, “ne güzel fotoğraf oldu :)” der belki kendi kendine.. Bu an, yani çektiği fotoğrafı gördüğü an onun amatör fotoğraf uğraşında aldığı hazzı tepe noktasında yaşadığı andır.

Kimileri de fotoğraflarını PC başına geçerek seyreder ve üzerinde çalışmalar yapar, bu çalışmaları yaptığı an onlar için tepe noktasıdır. Bazıları da dijital yada fiziksel ortamda fotoğraflarını paylaşır, bu paylaşma esnasında karşı taraftan aldığı tepkiler, belki gülümsemeler, şok olmalar her neyse.. bu tepkileri görmek onlar için bu uğraştan aldıkları hazzın tepe noktasıdır.

Bir de hazırlık aşamasından hoşlananlar vardır. Yöre halkıyla konuşur, onlarla vakit geçirir ve sonra da fotoğraflarını çekmek istediğini söyle, o anda karşıdaki tepki en önemli andır. İzin verecek mi istekli mi izin verecek poz verecek mi doğal durabilecek mi vs. gibi düünceler kafasında uçuşabilir. Bu an onun için tepe noktası olabilir. Herkesin ki farklı bu belki de anlık bir nokta ama herkesin bir anlık noktası vardır kanımca. kim bilir belki de sorgulamamıştır.