Geçen gün elime Eczacıbaşı’nın İstanbul Fotoğrafları kitabı (Eczacıbaşı’nın sponsorluğunda basılan ve amatör ve profesyonel fotoğrafçıların istanbul karelerinden oluşan bir fotoğraf kataloğu) geçti, üstelik yarışma fotoğrafları bile değiller.. İnanın fotoğraf adına utandım.. Çöpe atmak istedim kitabı ama atamadım, kitap sonuçta…
Amatör fotoğrafçılar için yarışmalar önemli mi? Bu sorunun cevabı muhtemelen herkese göre değişecektir. Fakat şu var ki; burası benim çöplüğüm ve ben de kendi fikirlerimi yazacağım. Özellikle ülkemiz açısından baktığımızda; fotoğraf yarışmaları belirli bir kesimin kontrolü altında devam eden haksızlık ve adaletsizliğin dizboyu olduğu organizasyonlar. Birazcık fotoğraf sosyalliği olan fotoğrafçılar ne demek istediğimi çok daha iyi anlayacaklardır. Ülkemizde TFSF (Türkiye Fotoğraf Sanatı Federasyonu) adında bir kurum var, bu kurumun görevi ise fotoğraf yarışmalarındaki adaletsizliği ortadan kaldırmak, kurumu kimsenin salladığı yok. O yüzden oldukça pasif ve işlevsiz kalıyor.
Yarışmalardaki sorun nereden kaynaklanıyor? Bilmeyenler için hemen yazalım; sorun jüride yer alan bir takım kişilerden kaynaklanıyor. Yarışmaya fotoğraf gönderenlerin bir çoğu bunu biliyor ve daha kötüsü bunu kabullenerek gönderiyor. Kusura bakmayın ama çok uzun yıllardır fotoğraf çekiyor olması veya bu işin tekniğini en ince ayrıntılarına kadar biliyor olması veya fotoğraf üzerine felsefe yapabiliyor olması kimseyi iyi fotoğrafçı yapmaz, fotoğraflarını da iyi fotoğraf yapmaz. Hatta o kadar ki bazıları bu yarışmaları ekmek kapısı haline getirmiş, yazık…
Ben mi? Evet birkaç kere yarışmalara fotoğraf gönderdim ve bazı kazanımlarım da oldu. Ama yarışma gerçeğini öğrenene kadardı bu, uzun süredir göndermiyorum ve göndermeyi de düşünmüyorum. Kimseye de göndermesini tavsiye etmiyorum. Cevap verilmesi gereken sorulardan biri şu: Juride yer alan birisi nasıl olur da başka bir organizasyonda yarışmacı olur? Bir başka soru: Nasıl olur da belli jürilerin olduğu yarışmalarda belli kişiler dereceye girer? Bunu istatiksel olarak hesaplayıp cetvel tutanlar bile var… Tamam biraz öznel bir seçim fotoğraf ama zannettiğiniz gibi tamamen öznel de değil ve olmamalı da. Juride yaşananlar ve fotoğraf seçimi yapılırken olanlar hakkında inanılmaz şeyler dolaşıyor ortalıklarda.
Herneyse, konumuz Eczacıbaşı’nın İstanbul Fotoğrafları kitabı hakkındaydı, yarışmalar da nereden çıktı… Eczacıbaşı Holding her yıl bir konu belirleyerek fotoğraf seçkilerinden oluşan kaliteli bir baskı ile güzel bir kitap çıkartıyor. 2009 yılının konusu İstanbul’du (Sanırım 2010 İstanbul dünya kültür başkenti nedeniyle). Fakat bu sefer seçilen fotoğraflar tıpkı yarışmalardaki gibi bazı isimlerin bu kitapta yer alması istendiği için yapılmış gibi duruyor. Çünkü vasat fotoğrafları geçtim, kötü fotoğraflar o kadar çok ki. Eğer kitaba bir şekilde ulaşabilirseniz şu sayfalarına bakın lütfen ve buraya o fotoğraflar hakkındaki yorumunuzu yazın 11, 46, 50, 104, 173 (173 deki sanırım baskıyla ilgili bir sıkıntı). Kitaba ulaşamayabilirsiniz, elimdeki kitabı yorum yazan amatör fotoğrafçı bir arkadaşa gönderebilirim. Kısacası Eczacıbaşı ismine bu kitabı hiç yakıştıramadım.
Beğendiğim fotoğraflar olmadı mı? Olmaz mı, oldu tabi ki, örneğin 2, 9, 37, 118, 126, 143…
Lütfen insanlara aptal muamelesi yapmayın, özellikle fotoğraf seçen yarışma Jurisi, size sesleniyorum, yarışma jürisi olmadan önce biraz daha düşünün, hakkınızda ve arkanızda konuşulanları kontrol edemezsiniz. Ayrıca bir fıkra vardı hani “Derleeer, derleeer..” şeklinde..
Sevgili hakkı diline sağlık az bile yazmışsın.
yarışmaları geçtim ben, artık belli başlı fotoğraf sitelerine bile fotoğraf yüklemiyorum ben. bir anda herkes fotoğrafçı ve eleştirebilme yeteneğine sahip oluyor ve yaptıkları şey eleştiriden çok kırıcı birer itham haline dönüyor filan.
bahsettiğin katalog arkadaşımda vardı, bende inceledim ve ortak sonuçlar çıkardım. üzerinde daha fazla çalışılması gereken şeyler olduğu gibi güzelleri de yok değil.
Yarışmalar konusunda söylediklerine tümüyle katılıyorum. Bir kaç kez göndermişlikten sonra artık bende göndermiyorum. Yarışmalardan önce, usta-çırak, abi-kardeş, dost-ahbap gibi ikili diyalogların geçtiğini duymuşluğumda var görmüşlüğümde. Hatta juri üyesine göre yarışmalara fotoğraf gönderen arkadaşlarımız bile var.
yukarıdaki diego ben, katalog elime ulaştı, teşekkürler
çok güzel sis fotoğrafları var aslında, bir de suyu çıkarılmış “balatta oynayan çocuklar” “yaşlı amca” “sirkecide güvercin” “günbatımında vapur” “istiklalde tramvay” benzerlerinden ibaret olmayışı hoş.
seçimlerde bir tuhaflık var hakikaten, bazı fotoğraflar “güzel bir an gördüm ama çekmeyi beceremedim” diyene “üzülme, biz onu da yayınlarız” demişler gibi duruyor. teknik olarak oldukça yetersiz fotoğraflar var, burada fotoğrafı sırf teknik bir iş olarak alıp en acaip alan derinliğini verecek objektiflere, en keskin lenslere ulaşmamışlar demiyorum, resmen konuya netlenmemiş, hiç bir yere netlenmemiş, ışığı saçma açılardan almış, patlamış fotoğraflar var. bazılarında çözünürlük cep telefonuyla çekilmiş gibi, baskıda bile belli oluyor.
konu olarak da istanbul’la ilgili bir şey anlatma kaygısı olmayan çok şey var. 104 ve 105’te iki sayfa basılan parkta dolaşan ayakkabısı kadraja sığmamış çocuk ilginç tabii.
bazı fotoğraflar da fotoğraf değil de photomanip olarak değerlendirilmeleri düşünülecek kadar fazla işlenmiş ve patlayan renkler fotoğraf gerçekçiliğini kaybettirmiş.
fotoğrafların nasıl derlendiğiyle ilgili bilgi yok, yayın yönetmeni şakir eczacıbaşı, merak edilesi.
Çok güzel olmuş. :)
Tühh kaçırdım :)
eh, ben o tanıma uyuyorum da, hani elinizdeki bir kişiye gidecek, normalde nereden edinilebiliyor diye..
Kataloğu size gönderiyorum, bakalım yılda bir çıkan ve seçkin İstanbul fotoğraflarından oluşan katalog hakkında ne düşünüyorsunuz?
kataloğu nerede görebiliriz ki acaba?
Söylediğim gibi elimdeki kataloğu amatör olarak fotoğraf çeken birine göndermeyi planlıyorum.