Blogumu takip edenler veya ilk kez gelenler başlıkta yazan “Yapmamayı Öğrenene Kadar, ne demek acaba?” diye düşünebilirler. İlk akla gelen “Bu herif birşeyler yaptığını, ürettiğini sanıyor, biraz kendini beğenmiş galiba…” şeklinde olabilir. Elbetteki böyle bir anlamı yok.

Yapma ve yapmama terim olarak kullanılan iki kelime. Bu terimleri ilk defa Carlos Castaneda‘nın yazdığı ve Nevzat Erkmen‘in çevirdiği Yaqui Kızılderilileri Bilgi Yöntemi isimli kitaplarda görmüştüm. Bu terimlerin anlamına kısaca değinmek gerekirse; dünya, biz onu oluşturduğumuz ve kendi kendimize sürekli tekrar ettiğimiz için dünyadır ve bizim dünyamızdır. Doğduğumuz andan itibaren bize herşeyin nasıl olduğu ve olması gerektiği konusunda akıl almaz biçimde bir bilgi bombardımanı olur, biz de bunu sürekli tekrar ederek dünyamızı yaşatır ve ayakta tutarız. Bu gerçekliğin bir yorumlamasıdır sadece, gerçekliğin kendisi değildir. Başkalarınınkine, çevremizdekilerin dünyasına çok benzese de bizim dünyamızdır. Bu dünyayı oluşturma ve ayakta tutma işine kısaca “yapma” deriz.

Yapmama yapmanın tersidir, yapmama ile dünya durdurulur ve gerçeklik olduğu gibi algılanır. Yorumlamadan ve bize öğretilen daha doğrusu zorla kabul ettirilen yorumlama şekliyle değiştirilmeden, sadece algılanır. Yapmama bir yöntemdir, dünyayı durdurma yöntemi. Başka bir deyişle perdelerin kalkmasıdır. Perdeler önyargılardır, kabullerdir, filtrelerdir, algıların yorumlanmasını etkileyen faktörlerdir, algının kendisi değildir, diğer bir değişle gerçeğin kendisi değildir. Bizler gerçekte sadece algılayan varlıklarız, algıların yorumlanması bize sonradan öğretilir.

Yapmama bu yorumlamanın durdurulmasıdır kısaca. “Yapmamayı Öğrenene Kadar” ‘ın anlamı ise; tüm bu yaptıklarım bir gün sona erecek, o gün işte yapmamayı öğrendiğim gün olacak, demek..

selamlar..