Fotoğrafta yeni olanlar genellikle kit lens dediğimiz standart objektif kullanarak fotoğraf çekmeye başlarlar. Fakat bir süre sonra istedikleri fotoğrafları çekemediklerini düşünerek tele objektif satın alırlar. Daha sonraları bazıları istediklerinin bu olmadığını, daha geniş bir açıya ihtiyaç duyduklarını düşünerek geniş açıya geçmeye karar verirler. Geniş açının tadını alanlar daha da geniş açı için arayışa geçerler. Ya da uyduruyorum, bana o şekilde olmuştu…

Ultra geniş açı arayışında olanların, APS-C (1) sensörlü makineleri için en sık başvurudukları çözüm bir Sigma 10-20mm (2) almaktır. Diğer çözümler ise aşağıdaki gibi uzayıp gidiyor; hem kalite hem de aralık olarak oldukça fazla modelin olduğu bu bölge de seçim yapmak genellikle zor oluyor.

Bunların dışında kullanılabilecek değişik alternatifler de mevcut, ayrıca balıkgözü objektifleri de bu sınıfın dışında bıraktım. Söylediğim gibi bu aralıkta çekim yapanların; yani 35mm ye denk gelen odak uzaklığı 18mm ve daha altında isteyenlerin genellikle tercih ettiği objektif Sigma 10-20mm.

Burada Sigma 10-20mm nin nasıl kullanılacağından bahsetmeye çalışsam da genelde ultra geniş açı sınıfında olan tüm objektifler aynı kriterlere uyularak kullanıldığında iyi sonuçlar verecektir.

Sigma 10-20mm nin standartların dışında kendine has bir distorsiyonu var ve bunu düzeltmek çok güç. Bazıları için bu bir güzellik ve tercih meselesi iken, bazıları için istenmeyen bir özellik ve bir kusur olarak görülüyor. Ben bu distorsiyonu seviyorum ve aynı aralıktaki diğer objektiflere göre Sigma 10-20mm’yi tercih etme nedenlerimden birisi. Fakat eğer ultra geniş açı profesyonel amaçla kullanılacaksa bu objektiften uzak durmak daha akıllıca olacaktır.

Eğer mutlaka en geniş açıda (10mm ye ayarlı iken, yani aslında ~15mm) çekim yapmak durumundaysanız özellikle çok açık diyafram kullanmamalısınız. f/8 e kadar olan diyaframlarda kenar ve köşelerde belirgin bir netlik kaybı yaşarsınız. Bu yüzden f değerini minimum f/5.6 hatta f/8 olarak ayarlamalısınız. Işığın az olduğu durumlarda gerekirse ISO değerini artırın; fakat diyaframı kısmayın. f/5.6 ve f/11 arası değerler kenar ve köşelerde alabileceğiniz en keskin görüntüyü verecektir. f/8 en ideal değerdir.

Sigma 10-20mm ye has olarak distorsiyonun en az olduğu odak uzaklığı 12mm’dir. Eğer distorsiyon ile ilgili şikayetleriniz varsa daha düşük odak uzaklığında çekim yapmayın.

Mutlaka bir ilgi noktanız olsun ve ilgi noktasını (ya da modelinizi) kenarlara bitiştirmeyin. Bence en güzel teknik altın noktaları kullanarak ilgi noktasını yerleştirmek ve kenarlarda boşluk bırakmaktır, sonradan kırma yapmak durumunda kalsanız bile bu şekilde çok az kaybınız olacaktır. Yukarıdaki fotoğrafta mavi ile belirtilen alanlar (daha fazla da boşluk bırakılabilir ama bu modele yada objeye ne kadar yakınlaştığınıza bağlı). Eğer kenarlara bitiştirirseniz kötü bir distorsiyon oluşacak ve kırpma da yapamayacaksınız.

Bir başka husus ise UV filtre kullanımıdır. Bana kalırsa dikkatli kullanıcılar UV filtre kullanmamalı, fakat kullanmak zorunda hissediyorsanız veya biraz dikkatsizseniz, makinayı kullandığınız bölgeler objektife zarar verecek durumda ise o zaman da paraya kıyıp en kaliteli UV filtreyi almak zorundasınız. Yoksa fotoğraf kalitesinden ödün vermek durumunda kalacaksınız. B+W veya Heliopan markaları kullanmanız, mümkün mertebe kaliteden ödün vermemenizi sağlar.

Ultra geniş açı kullanırken oluşan başka bir sıkıntı ise kadraja istenmeyen çok sayıda objenin girmesidir. Bu temelde kullanıcı tecrübesi ile çözülecek bir problem. Fakat başlarda söylenebilecek birşey olarak saklama yöntemini önerebilirim. Saklama (gizleme) yöntemi “bulunduğumuz konumu az çok değiştirerek ilgi dağıtan, istenmeyen objelerin daha genel veya dikkat dağıtmayan objelerin arkasında kalarak görünmesini engellemek” olarak ifade edilebilir. Eğer bu imkan yoksa, çekim sonrasında klonlama yöntemi ile istenmeyen objeler silinebilir ya da kenarlara yakın ise kırpılabilir. (Belgesel fotoğraflarda çekim sonrası işlemlerden mümkün mertebe kaçınılmalıdır. Ne de olsa amaç belgelemek.)

Sigma 10-20mm ye ait teknik ve detaylı incelemeleri görmek isteyenler için;

Ultra geniş açı için başka bir tercih ise fisheye (4) objektif kullanmaktır. Uzun bir süre bu şekilde çekim yaptım ve kullandığım objektif Nikon 10.5mm f/2.8 di, kendisini halen severek kullanıyorum. Bu şekilde çalışacaklar için hem bazı avantajlar hem de dezavantajlar sözkonusu olabilir.

Nikon 10.5mm f/2.8 (bhphotovideo.com‘da ~$680) ile çekim yaparken en büyük avantajınız, netleme mesafesinin Sigma 10-20mm ye göre 10cm daha kısa olması ve diyaframın f/2.8 olması.  Bu size DOF (5) kontorlü için ekstra kazanım sağlıyor. Fakat görüntüde fazlaca oluşan barrel distortion (dışbükey bozulma) istenmeyebilir ve düzeltilmesi gerekebilir.

Fisheye objektiflerin karakteristiği olan dışbükey bozulma ya da fıçı bükümlmesini düzelmek için Photoshop ve Aperture kullananların ilgileneceği çok güzel ve hızlı bir eklenti mevcut: Fisheye-Hemi Plug-In. Bu eklentiyi kullanarak fisheye ile çekilmiş fotoğrafları, tek tıklamayla rectilinear (düz hatlı, Sigma 10-20mm deki gibi) fotoğraflara dönüştürebiliyoruz. Detaylı bilgi, örnek fotoğraflar veya satın almak ($30 fiyatla satılıyor.) için üreticisi olan imagetrendsinc.com sayfalarına bakabilirsiniz.

Nikon 10.5mm f/2.8 ‘in minimum netleme mesafesi 14cm olarak verimiş, fakat bu mesafe algılayıcı yüzeye olanmesafenin ölçüsü. Yani aslında bu mesafeden lensin kendi uzunluğunu çıkartırsak, nesnelere 3.2cm yaklaşabileceğimiz anlamına gelir. Ayrıca keskinliği neredeyse her yerde ve her diyaframda aynı olan bu lensi gönül rahatlığı ile f/2.8 de kullanabilirsiniz. Nikkor AF 10.5mm f/2.8 için detaylı teknik incelemelerin olduğu siteleri aşağıda bulabilirsiniz;

(1) Kırpma (crop) faktörlü makina da denir. Açıklayalım; APC (Advanced Photo System) Bildiğimiz klasik film ölçüsünü ifade eder, yani bu ibareyi taşıyan DSLR gövdeler 36×24mm boyutunda bir alıcıya sahiptir, ya da daha sık kullanılan terimle Full Frame’dir. Nikon D700, Nikon D3 veya Canon 5D Mark II gibi. APS-C (Advanced Photo System type-C) ise yukarıda bahsedilen ölçüden daha küçük algılayıcılara sahip makinalar için kullanılır. Dolayısıyla APS-C makinalarla kullanılan objektifler üzerinde yazan odak uzaklığından daha dar bir görüş açısı sunarlar. APS-C gövdelerle kullanılan objektiflerin odak uzaklıkları Nikon için 1.5 ve Canon için 1.6 ile çarpılarak bulunur. Yani aslında Nikon D90 ve Sigma 10-20mm kombinasyonunda kullanılan objektif 15-30mm dir. Başka bir ifadeyle “35mm ye denk gelen odak uzaklığı 15-30mm’dir.” Detaylı bilgi için: Krop Faktör ya da Odak Uzaklığı Çarpanı nedir, ne işe yarar, zararı var mıdır?

(2) Bu aralıkta Sigma’nın iki adet modeli var. İlk çıkan ve en çok kullanılan Sigma 10-20mm f/4-5.6 EX DC HSM AF ve sonradan çıkan Sigma 10-20mm f/3.5 EX DC HSM AF. Bu iki lens arasındaki fark; temelde ikincisi daha açık diyaframlı gibi görünse de tüm f değerlerinde kenarlara doğru keskinlik kaybı önceki modelden daha fazla. Tam tersi olarak merkeze doğru ise keskinliğin önceki modele göre arttığı görülmekte. Odak uzaklığı olarak 10-20mm arasındaki tüm değerler kullanılacaksa yeni versiyon olan f/3.5 tercih edilebilir fakat genellikle ultra geniş açı kullanılacaksa eski model tercih edilmelidir.

(3) Tam künyesi Sigma 12-24mm f/4.5-5.6 EX Aspherical DG HSM AF olan objektif şaşırtıcı bir şekilde Full Frame gövdelerde de kullanılabiliyor  ve bu durumda 12mm olarak kullanıldığında 122° görüş açısına sahip.

(4) Fisheye (Balıkgözü) Objektifler: Ultra geniş görüş açısına sahip, yarım küresel (hemispherical) fotoğraflar oluşturan objektifler. Oluşan görüntüde kenara yaklaşıldıkça düz çizgiler dışbükey eğrilere dönüşür. Bu sınıfta 180° ve hatta 220° görüş açısına sahip olan objektifler vardır. Fisheye objektiflerin iki türü bulunur; (a) Circular Fisheye: Tam bir daire şeklinde yuvarlak görüntü oluşturur. (b) Full-frame fisheye: Görüntü tam kadraja yayılır. Nikkon AF 10.5mm full-frame fisheye türündendir.

(5) DOF (Depth of field): Alan derinliği: Netlenen objenin önünde ve arkasındaki bir alan da netleme sınırları içerisinde kalır. Bu alan netleme mesafesine, diyaframa, odak uzaklığına bağlı olarak değişir. Bu alana net alan derinliği ya da netlik derinliği denir.